Reading 8

daldırmak, batırmak, sular altında kalmak

submerge

çakıl

gravel

tıkamak, tıkanmak

clog

hortum, hortumla yıkamak, külotlu çorap

hose

sulama kabı

watering can

yeterli olmak, yeterli gelmek

suffice

sızmak

seep

meşe (ağacı)

oak

tuhaflık, garip davranış, acayip huy

quirk

önemli ölçüde

significantly

ağ, file, eşleşmek, uyuşmak, birbirine geçmek, kenetlenmek

mesh

iplik, vida dişi, akış, bağlantı, iplik geçirmek

thread

dikkatini/ilgisini başak yöne çekmek, dikkatini dağıtmak

distract

sicim, ip, tel, yay, kiriş, asmak, dizmek

string

sicim, sarmak, dolamak

twine

(bitki) çelik, küpür, parça, resim, yazı, bölüm, incitici, üzücü, kırıcı, acı

cutting

söz, lâf, söylemek, demek, vurgulamak,

remark

güzel koku, rayiha, parfüm

fragrance

yıpranmış, eskimiş

worn

narenciye

citrus

yaymak, propaganda yapmak, çoğal(t)mak, üre(t)mek; artmak/artırmak

propagate

kırkmak, yününü kırkmak/kesmek

shear

yün kırkma makası, bahçıvan makası

shears

zorunlu

mandatory

iğrenç

icky

sarmaşık

ivy

doku, ince kâğıt, kağıt mendil

tissue

kağıt mendil

tissue paper

sis, pus

mist

puslanmak

mist up/over

(kabuğunu) soymak, soy(un)mak, boşaltmak, içindekileri çıkarmak, elinden almak, çizgi öykü, forma

strip

batırmak, daldırmak, yokuş aşağı gitmek, alçalmak, bayrak indirmek, çukur, sos

dip

hafifce ıslatmak, nemlendirmek, söndürmek, kaçırmak, kırmak

dampen

sera

greenhouse

şişirmek, şişmek, fiyat, rakam vb.) zam yapmak, artırmak, şişirmek, fahiş hâle getirmek

inflate

ana, temel, asıl, esas, raptiye, zımba teli, zımbalamak

staple

belirleyici, ayırt edici, karakteristik

distinctive

alışmak

get used to

yaşayacak yer temin etmek, kapasitede olmak, ağırlamak, uyum sağlamak, uygun hale getirmek, bağdaştırmak, alışmak, sağlamak

accommodate

sağlam, güçlü, kuvvetli, dayanıklı

sturdy

kazık, direk, kazık çakmak, kazıklarla belirlemek, desteklemek, bahis, hisse, riske atmak, tehlikeye atmak

stake

ağ, file, kafes

netting

asma, şarap

vine

yana ait, yanal

lateral

rıhtım, rıhtıma yanaşmak, kuzukulağı otu

dock

incecik, nârin, az, yetersiz

slender

hassas, yumuşak, kesimi kolay (et, sebze), ağrılı, acılı, teklif vermek; teklif mektubu sunmak, para/fikir/öneri vb. teklifinde bulunmak, hizmet eden kimse, bakıcı

tender

çiçek, çiçek açmak, gelişmek, serpilmek

blossom

çayır, otlak, mera

meadow

çok yıllık, iki yıldan fazla yaşayan (bitki), sürekli/daimî olan;

perennial

nergis

daffodil

oluşturmak, teşkil etmek, olmak, bir araya getirmek

constitute

sahte tavır, numara, yapmacık

pretence, pretense

keskin (tat/koku)

tangy

burun deliği

nostril

saçmak, serpmek, ekmek, serpiştirmek, serpinti (yağmur için), azıcık miktar

sprinkle

Hindistan cevizi

coconut

öğütmek, gıcırdamak, sürtmek, beyhude çaba/çalışma; sıkıcı ve zor iş,

grind

güçlü, kuvvetli, çok

mighty

saklamak, gizlemek

tuck away

hapşırık, hapşırmak, aksırmak

sneeze

patlayıcı madde/düzenek

explosive

ileri götürmek, hareket ettirmek, itmek, ileri doğru sürmek

propel

tekerlekli sandalye

weelchair

önemli, sağlam, dayanıklı, yüklü (miktar), büyük

substantial

hiç denecek kadar az, önemsiz

paltry

yetersiz

meager

ek, ilave, dergi vb. eki, tamamlayıcı, eklemek

supplement

hızlı, çabuk, tez, kırlangıç

swift

roman, yeni ve farklı, alışılmamış

novel