1. kadar
Ne kadar uzunsun!
Annem yeteri kadar masum bir halde "Biraz daha bira ister misin?" diye sordu.
Avrupalı emperyalist güçlere karşı yapılan Türk İstiklal Savaşı 1919'dan 1923'e kadar devam etti.
Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.
Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan, tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların % 80 yok olabilir.
Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.
Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
Bugün başladı ve çok mutluyum, çünkü Eylül'e kadar hiçbir okul günü yok.
O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.
Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? "N-neden?" "Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!"
Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
Turco parola "tak jak"(kadar) si verifica in set:
charakter części ciała2. ki gibi