1. bir araya
2. birlikte
Okula birlikte gidiyorlar, birlikte ders çalışıyorlar.
Birlikte gidelim mi?
Öğretmen bir zamanlar Emma'ya birlikte bir çocuk sahibi olmaları gerektiğini önerdi.
Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Odayı kız kardeşimle birlikte kullanıyorum.
Yarın gece saat dokuzda birlikte buluşacağız.
Bütün akşamımızı birlikte dans ederek geçirdik.
Bu işi bitirir bitirmez seninle birlikte olacağım.
Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
Kendilerini geleneksel bir sistem içinde asla birlikte bulmamış olan diller Tatoeba'da bağlanabilirler.
Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
Biri evime girdi ve tüm paramla birlikte kaçtı.
Oturma odasında video oyunları oynarken annem bana onunla birlikte alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu.
Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
3. beraber
Onunla beraber olduğun sürece mutlu olamazsın.
Onlar bu projede beraber çalıştılar.
Turco parola "together"(beraber) si verifica in set:
Turecki | Postpositions