1. elbise
Bu elbise onun fiziğine uymamış.
Anne geçen Pazar bana güzel bir elbise aldı.
Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
Küçük siyah bir elbise olmadan bir kadının dolabı tam değildir.
O beyaz elbise sana yakışıyor.
Yeşil bir elbise giydi.
O, konser için annesi tarafından yapılan mavi bir elbise giydi.
Onun mavi ayakkabıları o elbise ile uyum sağlar.
Turco parola "Kleed"(elbise) si verifica in set:
Kleeder op Tierkesch