1. hoş
Arkadaşlarımla hoş bir akşam geçirdim.
Kız kardeşiniz gerçekten hoş.
Hoş geldin!
Sesi dinlemek için hoş.
Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.
Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu.
Sen hoş bir çocuksun.
O, en hoş bir parti için, ev sahibine teşekkür etti.
Bu üzümler hoş görünüyor fakat, aslında tadı buruk.
Japonya'ya hoş geldin.
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
Bir güzellik salonunda hoş ve mutlu bir zaman geçirmeye ne dersin?
Pringles ve süzme yoğurt, hoş bir tat yaratır.
Bunlar iki hoş resimdir.
Romada hoş bir zaman geçiriyoruz.
Turco parola "친절한"(hoş) si verifica in set:
Korecede Kişilik sıfatları터키어로 쓰여진의 성격 형용사