1. an
O an ağlamaya başladı.
Şu an boşum.
Onun yardımı olmasa, şu an hayatta olmam.
John şu an ne yapıyor?
Ebeveynlerimin her ikisi de şu an evdeler.
Onun erkek kardeşi Kensaku şu an Brezilya'da.
Onu gördüğüm an, bana kızgın olduğunu biliyordum.
Asama yanardağı şu an hareketsiz.
Sahip olduğum tek sorunun şu an evde kapalı kalmam olduğunu düşünüyorum.
Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir.
Oğlum şu an yüze kadar sayabiliyor.
Şu an tiyatrodaki askerler ihtiyaç fazlası yapılmayacaklar.